Kılavuz’dan-Birinci-Dünya-Savaşı-dosyası

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN 100. YILDÖNÜMÜ: WEB SİTELERİ, TARİH YAZIMI VE HATIRLA(T)MA ÜZERİNE

Alışılagelmiş bir başlangıç yapalım: İnternet, onun ögeleri ve etkileri hayatın her alanına nüfuz etmiş, bu alanları neredeyse tanımlama noktasına gelmiş durumda. Bu alanlar arasında genel bir başlık olarak tarihi de sunabiliriz. Bu başlığın içine kolektif hafıza, tarih yazımının geçirmesi muhtemel dönüşümler gibi alt başlıklar eklemek mümkün. Bu yazıda I. Dünya Savaşı ve savaşın 100. yıldönümü kapsamında, bu genel başlık altında biraz daha özele inmeye ve söz konusu girişimleri açıklamaya çalışacak, Michel Foucault’nun tarih yazımı üzerine görüşlerinden yararlanarak bu girişimleri kavramsallaştırmaya çalışacağız.

İnternette I. Dünya Savaşı üzerine en genel nitelemeyle “bilgilendirici” addedebileceğimiz sayfaları Foucault’nun öngördüğü yeni tarih anlayışının ve “tarih yapma” biçimin bir tezahürü olarak düşünebiliriz. Dolayısıyla öncelikle onun bu anlayışından bahsetmek yerinde olur. Foucault, 1969 tarihli çalışmasında “tarihin epistemolojik mutasyonu”ndan bahseder; bu, topyekûn tarihten genel tarihe doğru bir evrilmedir. Sözünü ettiği yeni tarih biçimi, kendinden önce gelen tarihin bazı temel varsayımlarına karşı çıkar ve kafa tutar; tanımlanmış bir mekan-zamansal alan ile izleri ortaya çıkarılmış bir fenomen arasında türdeş bir bağıntılar sistemi olması zorunluluğunun kabulü, bir nedensellik ağı öngörüsü gibi. Foucault’ya göre bizi topyekûn tarih kavramının sorgulanması ve muhtemel olarak silinmesine götürecek bu süreçte karşımıza diziler, bölümler, limitler, seviyeler ve seviye farklılıkları, geçişler, yeni türden incelemeler ve ele alışlar sunan yeni bir tarih yazımı anlayışını çıkarır. Foucault’nun “etkin tarih” olarak nitelendirdiği bu anlayış, geleneksel tarih anlayışındaki tekil olayları ideal bir devamlılık içinde takip etme eğilimine karşı çıkar ve her olayı kendi başına, en belirgin özellikleriyle ve en yakında gözlemlenebilen etkileri üzerinden ele almayı amaçlar. Foucault’nun geleneksel tarih yazımında olduğunu varsaydığı ve şiddetle karşı çıktığı, metafizik bağımlılıktan kurtulmuş, çok daha somut, çok daha canlı bir yerden hareket eden ve yine aynı niteliklere sahip bir noktaya varmayı amaçlayan bir tarih anlayışıdır bu. Böyle bir tarih anlayışında yorumlamadan ziyade inşa ön plandadır; tarih yazımını karakterize eden şey, eldeki verinin nasıl yorumlandığından çok nasıl yorumlanmak istendiği, nasıl inşa edileceğine karar verildiğidir; bu noktada da tarihçilerin/araştırmacıların inceleme konularını nasıl söylemler üzerinden oluşturdukları ve geliştirdikleri önem kazanır. İnsanlık tarihinin hiçbir zaman tamamen siyah ya da tamamen beyaz olmayan geçmişini araştırmak ve yazmak, bahsedilen yeni tarih anlayışına eşlik eden bir söylem yaratma pratiğiyle şekillenen bir şey halini alır.

Foucault’nun savunduğu “etkin tarih”, çizgisel ve kesin bir nedensellik içinde ilerleyen zaman algısında temellenir ki Kılavuz’un bir önceki sayısında yer alan yazımızda buna yöneltilebilecek eleştirilerden bahsetmiştik. Etkin tarihin bu tür bir ilerleyiş çizgisine karşı çıkması, bir önceki modelde gözden kaçabilecek veya mübalağa edilebilecek hususların çözümlemenin içine katılmasını, dahası bu hususlara istenen ağırlığın verilmesini mümkün kılar; tarih yazımında yekpare bir yol benimsenmesi yerine farklılıklara, alternatif çözümleme ve yorumlamalara açık birden fazla yol tercih etme olasılığını doğurur. Bu da bir ortam olarak internetin özellikleriyle son derece uyumlu bir noktadır; çünkü bu mecra söylemde bulunma, anlatı geliştirme gibi ifade biçimlerinin hayata geçirilebileceği, kullanım ve etki alanı giderek yayılan bir mecradır; dolayısıyla “etkin tarih”in izlerinin sürülebileceği en etkili mecralardan biridir. Kuşkusuz bu, interneti bu tarz faaliyetin tek ya da öncelikli yansıması olarak ortaya koyabileceğimiz anlamına gelmez; böyle bir değerlendirme belki de yalnızca retrospektif olarak yapılabilir; ama yine de internet ve alternatif tarih yazımları (ya da bunların ne kadar alternatif olabildikleri), internetin sosyal ve kolektif hafızayı şekillendirmedeki rolü (ya da tesirsizliği) incelemeye değer alanlar.

İnternette tarih disipliniyle ilgili faaliyetleri tamamen kapsayacak bir yazı sunmak mümkün değil. Konunun farklı boyutları ve bunların muhtemel ele alınış şekilleri, onu çok geniş kılıyor; dolayısıyla bu yazıda esas olarak I. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü sebebiyle kurulmuş sitelerin birkaçı üzerinde duracağız. Bunu yapmadan önce sorulması gereken önemli bir soru, 100. yılın neden önemli olduğu. İnsanların önemli addettikleri olayları belirli zaman dilimleriyle “işaretleyip” belirginleştirmeleri yabancı olduğumuz bir olgu değil. Bunun altında yatan psikolojik süreçleri açıklama girişiminde bulunmayacağız elbette; ama bu eğilimin neyle ilişkilendirilebileceği üzerinde düşünmek verimli sonuçlar sunabilir, özellikle de I. Dünya Savaşı gibi kendisinden önceki savaşlardan her anlamda farklılaşan, birçok ulus için yeni bir dönem başlatmış olan, kritik öneme sahip bir olay söz konusu olduğunda. Bu nokta da akla sosyal hafıza (veya son zamanlarda belirli bir siyasi tavırla birlikte kullanımının yaygınlaştığını söyleyebileceğimiz toplumsal hafıza) kavramını getiriyor. Sosyal hafızayı, toplumsal kimlik ve tarihsel hafıza arasındaki ilişkiye işaret eden bir terim olarak düşünebiliriz. Hever ve Roberts sosyal hafıza için şöyle bir formülasyon sunar: Tarih, kültür ve bilişsel faaliyetler arasında devingen bir etkileşim. Bu formülasyonun temeline yaygın bir geçmişi anlama ve anlamlandırma isteği ve hatta gerekliliğini koyan yazarlar bireyden topluma tezahür eden bu sürecin bireysel altyapısının üç tür bilgi ile şekillendiğini ileri sürer. Bunlar tarih, kolektif hafıza ve kişisel deneyimlerdir.

100. yıldönümü odaklı internet sitelerinin, bu tür bilgilerin tümüne, dolayısıyla sosyal hafızaya etkide ve katkıda bulunan aide-mémoirelar[1] olduğunu iddia edebiliriz. Yazının geri kalanında, hatırlama-hatırlatma, belleme-belletme stratejileri etrafında ortaya çıkan bu sitelerden bazılarına daha yakından bakmaya ve bu edimleri ne ölçüde gerçekleştirebildiklerini, bu başarı ya da başarısızlığın Foucault’nun önerdiği “etkin tarih” beklentilerini ne kadar karşılayabildiğini incelemeye çalışacağız.

İnternette kuruluş amacında doğrudan veya dolaylı olarak 100. yıla atıfta bulunan birçok site bulmak mümkün. Bunlar arasından belirli siteleri ele alacağız, bunu yaparken de devletlerin resmî sayfaları olmaları, arama motorlarında üst sıralarda görülen sonuçlar arasında yer almaları, akademik araştırmaları kapsamaları gibi kıstaslar var. Dolayısıyla bu yazı, bu kıstaslara uyan siteleri açımlayan ve çıkarımlarını onlar üzerinden yapan bir yazı olacak.

Centenary News (http://www.centenarynews.com)

Savaşın 100. yıldönümüyle ilgili genel kapsamlı diyebileceğimiz siteler arasında ilk olarak Centenary News anılabilir. Özel olarak 100. yılla ilgili bilgi ve haberleri aktarmak için kurulan site, bu etkinlikler hakkında genel bir fikir edinmek isteyenlerin başvurup haber, video ve eğitici kaynaklara ulaşabileceği, konuyla alakalı diğer sitelere yönlenebileceği genel bir bilgi kaynağı. Daha çok bir ajans mantığıyla işleyen sayfada kitap tanıtımlarına da ulaşılabiliyor. Diğer, özellikle de ulusal menşeli- sitelerde bolca rastladığımız tipik söylemlere bu sitenin ne kendini tanıttığı kısımda ne diğer kısımlarında rastlıyoruz. Bu siteyi haber alma amaçlı kullanılabilecek bir bilgi kaynağı olarak tanımlamak yerinde olur; fakat alınacak bilginin ne kadar kapsamlı olacağı konusunda kesin bir yargıya varmak zor.

1914-1918 Online: International Encyclopedia of the First World War (http://www.1914-1918-online.net)

1914-1918 Online: International Encyclopedia of the First World War, 100. yıl vesilesiyle kurulan ve benzerleri arasından akademinin çevrimiçine “taşınması”, tarihin dijitalleşmesi, açık erişim gibi birkaç noktada farklılaşan site, kendini “müşterek uluslararası bir araştırma projesi” olarak tanımlıyor ve tam kapsamlı olarak Ekim ayında yayında olmayı planlıyor. Sitenin de vurguladığı gibi şimdiye kadar genellikle Orta ve Batı Avrupa eksenli konuşulmuş, tartışılmış ve araştırılmış olan savaş, aslen bu belirli bölgelerden çok daha geniş bir alanı etkiledi ve bu alan artık daha sık çalışılıyor. Savaşın çalışılmasındaki yeni ve alternatif yaklaşımları çok yönlü bir bakış açısıyla ele alıp halka açık bir şekilde derlemeyi amaçlayan site, bunu yaparken çalışmalarda eksik veya müphem kalmaya devam eden alanları da tartışma ve tetkike açmayı hedefliyor. Uluslararası akademik araştırmaları internetin sunduğu imkanlarla bir araya getirerek halka açık bir şekilde sunacak olan ansiklopedi projesinde savaş tematik ve bölgesel olmak üzere iki ana bölümde ele alınacak. Kapsama alanında olan bölgeler Afrika, Alman İmparatorluğu, Amerika, Avusturya-Macaristan, Belçika, Birleşik Krallık ve İrlanda, Çin, Doğu Orta Avrupa, Fransa, Güney Doğu Avrupa, Hindistan, İndoçin, İngiliz Dominyonları, İsviçre, İtalya, Japonya, Latin Amerika, Osmanlı İmparatorluğu/Ortadoğu[2], Portekiz, Rus İmparatorluğu ve Tarafsız Avrupa Devletleri. Her iki bölümde de ana başlıkların geniş tutulması “metodolojik kısıtlamaların önüne geçme ve savaşın çeşitli siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel bakış açılarını kaynaştırma” maksadıyla açıklanmış; bu da beklentileri yükseltiyor ve sitenin birden çok bakış açısının mevcut olacağı, sınırlandırılmamış bir bilgi kaynağı teşkil edeceği yönünde umut veriyor. Her bölümün akademisyenlerden oluşan editörleri; uluslar aşırı bir bakış açısı sunacak tematik araştırma makaleleri, bölgesel gelişmelerle ilgili temel bilgi verecek bölgesel araştırma makaleleri, önceki tematik araştırma makalelerine atıfta bulunan ve belirli konular hakkında mevcut çalışmanın bir özetini sunan bölgeselleştirilmiş tematik makaleler ve belirli kişiler, konular ve olaylar hakkında ilave bilgi verecek olan ansiklopedi maddeleri hazırlayacak.

Site içeriği şu anda yayımlanmış olmadığı için sitenin tanıtım metinlerinin yarattığı yüksek beklentinin ne ölçüde karşılanıp karşılanmayacağını kestiremiyoruz. Yapılan tanıtımın “ağza bir parmak bal çalmak”tan öteye geçip savaşı arka planda kalmış veya kasten incelenmemiş bakış açılarıyla ele alan, vadettiği ilkelerle gerçekten uyumlu bir içeriğin ilk adımı olmasını umuyoruz.

WWI Centennial Network (http://www.ww1-centennial.org)

  1. yıl sitelerinin bir kolu da resmî ya da gayriresmî ulusal siteler. WW1 Centennial Network, Amerika’nın resmî olmayan 100. yıl sitesi. Çeşitli organizasyon, müze ve kuruluşu bir araya getirmeyi amaçlayan sitede bu ağa üye olan kuruluşların bilgilerine, 100. yıldönümüne ilişkin Amerika’da düzenlenen/ düzenlenecek etkinliklerin haberlerine ve savaşla ilgili genel bilgi edinilebilecek sayfaların linklerine ulaşmak mümkün. İçerik konusunda pek çığır açıcı olduğu iddia edilemeyecek sitenin en geniş kısmı, 6 alt başlığa ayrılmış olan arşiv. Burada sempozyum ve konferans haberleri, çevrimiçi eğitim duyuruları, türlü etkinlik haberlerinin yer aldığı “Ön plandakiler” kısmının arşivine; savaşla alakalı haberler ve röportajlar üzerinden giden yazıların ve düşünce yazılarının yer aldığı blog arşivine, akademik olmayan etkinliklerin haberlerine yer verilen çalışma arşivine, tanıtımların yapıldığı kitap ve film arşivlerine ve diğer bölümlere kıyasla daha uluslararası bir içeriğe sahip olan global haber arşivine ulaşmak mümkün. Bu son kısım dışında sitenin oldukça yerel bir anlayışla kurulduğunu ve odak noktasının Amerikan savaş deneyimi ile bu deneyimin incelemeleri olduğunu söylemek mümkün.

Commemoration of the First World War in Belgium (http://www.be14-18.be/en)

Belçika’nın farklı bölgelerinde organize olmuş 100. yıl etkinliklerine bağlantılar veren ve bunlar hakkında genel bilgi içeren sitede üç odak noktası olduğundan bahsedilmiş: Toplumun fedakarlıkta bulunan her kesiminin hatırlanması ve gelecek nesillere bu hatıranın aktarılması, huzurlu bir gelecek için çalışma yapılması ve işbirliği ile dayanışma. İçeriğinde savaşla ilgili genel bilgiler bulunan sitede, Belçika’nın “tarafsız bir köprü kurucu” olarak sunulması ve Birleşmiş Milletler, NATO ve Avrupa Birliği kurucu üyeliğine atıfta bulunulması ilginç noktalar. Birinci Dünya Savaşı’yla ilgili olarak kurulan sitede Belçika’nın tarafsızlığına yapılan vurgu dikkat çekici. Savaşa en erken dahil olan (3 Ağustos 1914) İtilaf Devletleri’nden olan Belçika’nın Alman işgali sırasında gösterdiği direniş, “uluslararası işbirliğinin önemine işaret eden” bir unsur olarak sunuluyor.

Mission Centenaire (http://centenaire.org/en)

2012 yılında Fransız devleti tarafından 100. yıl etkinliklerine hazırlık amaçlı kurulan Mission Centenaire ise Almanca ve İngilizce hizmet veriyor. Devlete bağlı olarak faaliyet yürüten site, amaçlarını “Hükümetin kararlaştırdığı 100. yıldönümü etkinliklerini organize etmek, Fransa tarafından veya Fransa’da gerçekleştirilecek her türlü anma girişimini desteklemek ve koordine etmek, halkı 100. yıldönümü etkinlikleri ve genel olarak savaş hakkında bilgilendirmek” olarak ifade etmiş. Sitenin üç ana kısmı var: “Anı Turizmi” olarak adlandırılan, savaşın sürdüğü yerlere yapılan gezilerle ilgili haber veren, yüzüncü yıla ilişkin projeleri aktaran “Yüzüncü Yılı Yaşamak” kısmı, savaş esnasında sürdürülen kültürel ve sanatsal yaşama eğilen “Yüzüncü Yılı Keşfetmek” kısmı ve kısmen daha akademik yazıların yer aldığı, “Bilimsel Bölüm” olarak adlandırılan “Yüzüncü Yılı Anlamak” kısmı. Bu bölümlerin her birinde yer alan makale sayısının oldukça az olduğunu ve mevcut yazıların da bir önceki örnekte olduğu gibi yerel deneyimler olduğunu belirtmekte fayda var.

Anzac Centenary 2014-2018 (http://www.anzaccentenary.gov.au)

Avustralya’nın resmî 100. yıldönümü sitesi olan Anzac Centenary ise 2014-1018 sürecinin “Yalnızca Gelibolu ve Batı Cephesi’nde savaşan Anzakları yad etmek için değil, aynı zamanda bir asırdan uzun süre önce ülkeye hizmet etmiş erkek ve kadınları anmak” bakımından önemli olduğunu belirtiyor. Sitenin amacı da “her Avustralyalının bu tarih üzerine düşünmesini teşvik etmek” olarak ifade edilmiş. Benzeri diğer bütün sitelerde olduğu gibi bu sitede de I. Dünya Savaşı’na ilişkin sayfaların bağlantıları ile yerel ve uluslararası etkinliklerin haberleri paylaşılmış. 100. yıl etkinlikleri ve genel olarak savaş hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için kendisini “bir ibadethane, dünya çapında bir müze ve bir arşiv toplamı” olarak tanımlayan Australian War Memorial’ın sayfası da ziyaret edilebilir. Sitede savaşa ilişkin çeşitli konularda yazılmış makalelerin olduğu bir blog, fotoğraf galerileri ve Avustralya’da gerçekleşmiş/gerçekleşecek 100. yıl etkinliklerinin bir dökümü mevcut.

Remembering WWI (http://ww100.govt.nz)

Yeni Zelanda’nın aynı amaçla hazırladığı site ise içerik açısından kısmen daha zengin. Etkinlik haberleri, elektronik haber bülteni ve ülkenin 100. yıldönümü Programı direktörünün blogunun yanı sıra savaşa dair az bilinen ve kişisel hikayelere, çeşitli doküman ve görsellere, savaşı interaktif olarak anlatan bir zaman çizelgesine ulaşmanın mümkün olduğu kısım var. Sitenin en orijinal yanı ise “100 Sene Önce Yaşam” başlığıyla savaş döneminden dergi, gazete, günlük, mektup gibi kaynaklardan gerçek alıntılara yer vermesi.

First World War Centenary (http://www.1914.org)

İngiltere’nin Imperial War Museums (IWM) liderliğinde faaliyet gösteren 100. yıl sayfası First World War Centenary ise yerel ve uluslararası etkinlik haberleri, savaşla ilgili bilgi edinilebilecek sitelere bağlantılar, aile geçmişini araştırmak isteyenler için çeşitli veri tabanlarında arama yapabilen bir sistem ve savaşa dair anlatıların olduğu ses dosyaları sunuyor. Imperial War Museums tarafından kurulan bir site olması sebebiyle sitede bu ve başka müzelere bağlantılar paylaşılmış. Bu bağlantılar üzerinden savaşla ilgili görsel ve yazılı materyale ulaşma olanağı bulunuyor. Sayfanın “Araştırma Kaynakları” bölümünde ise kaynaklar iki temel bölümde ele alınmış: Savaşla ilgili genel bilgi edinmek için başvurulabilecek kaynaklar ve daha spesifik ilgi alanlarına (savaştaki kadınlar, savaş döneminde sanat gibi) hitap eden kaynaklar. Sitenin “Etkinlikler ve Haberler” kısmında yoğun olarak Britanya menşeli çevrimiçi ve çevrimdışı etkinlik haberlerine ulaşmak, bunlardan çevrimiçi olanları fotoğraf galerilerine göz atmak suretiyle “gezmek” mümkün; yani site, haberdar olmanın iyi bir aracı.

1914-1918: 100 Jahre Erster Weltkrieg (http://www.100-jahre-erster-weltkrieg.eu)

Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarının internet sayfalarına yansıması olarak yorumlanabilecek bir site olan 1914-1918: 100 Jahre Erster Weltkrieg, özellikle İngiltere’nin sitesinden hemen sonra ziyaret edilirse bu hissi daha da kuvvetli bir şekilde veriyor. Almanya’nın 100. yıldönümü için hazırladığı sayfa üzerinden (İngilizce dil seçeneği sitenin her bölümünde çalışmasa da) savaşa katılmış ülkelerde gerçekleşmiş/gerçekleştirilecek etkinlikler hakkında fikir edinmek mümkün. Şu anda içerik açısından son haline ulaşmamış ve sürekli güncellenmekte olan sitede fotoğraf galerileri de mevcut.

Bu sitelerin ortak noktaları “kahramanlık”, “fedakarlık” gibi söylemlerde birleşmeleri ve savaşı ulusal kimlik oluşumuna doğrudan katkıda bulunan bir unsur olarak nitelemeleri. Bunun en belirgin gözlemlendiği site Avustralya’ya ait: Savaşın 100. yıldönümü “her Avustralyalı için özel anlamı olan bir mihenk taşı” olarak tanımlanırken savaşa katılanlar da “azami fedakarlık” göstermiş kişiler olarak sunuluyor. Dolayısıyla bu kişilere duyulan minnetin bir şekilde ifade edilmesi gerekiyor ve bu noktada 100. yıl siteleri aynı zamanda bunun bir aracı olarak görev yapıyor. Sitelerin tamamında gözlemlenebilen bir başka nokta da bireylerin değişik şekillerde savaşla hâlâ canlı bir bağlantıları olduğunun önemle vurgulanması. Örneğin İngiltere’nin sitesinde bu bağ “aile tarihimiz, yerel topluluklarımızın miras bıraktıkları, veya savaşın toplum ve bugün içinde yaşadığımız dünya üzerindeki uzun vadeli etkisi” vasıtasıyla tesis edilmiş olarak tanımlanıyor.

Bu aynı zamanda, hemen her sayfada karşımıza çıkan “Savaşı neden hatırlamalıyız?” sorusuna cevap teşkil ediyor. Bu soruya verilen ulus-millet odaklı cevaplar, kolektif hafıza olgusunu da anlamamıza yardımcı olabilir. Wertsch’in de ifade ettiği gibi, kolektif hafıza “adalı”[3] ve özneldir; kişileri veya olayları yad ederken siyasi, kültürel ve kimlik üzerine yapılan tanımlamalar ile oluşturulan söylemler de aynı nitelikleri taşır. Bu tanımlama ve söylemler zamanla bir ulusun temelini oluşturan fikir, inanç ve değerleri ifade ve sembolize eden şeyler haline gelir. Herhalde bu sürecin en iyi yansımalarından biri de I. Dünya Savaşı sonrası gelişmelerdir demek yerinde olur. Birinci Dünya Savaşı ve kolektif hafızanın inşası ile sürdürülmesi arasındaki bir başka önemli nokta da bu tür bir hafızanın iktisap edilmesinin doğrudan bir deneyimin sonucu olmaması; yani benimsenmesi sürecinin kişi tarafından bizzat tecrübe edilmemiş olaylara dayanıyor olması. “Hatırlanan” olaylar “hatırlayanlar” tarafından aslında yaşanmış ve anımsanan olaylar olmadıkları için Hever ve Roberts’ın ortaya koydukları gibi bilinen anlamda bir hafızadan dahi bahsetmiyoruz; yazılı ve sözlü hikayelerin, fotoğraf ve video kayıtlarının, çeşitli belgelerin kümülatif ve yenilenen bir toplamından bahsediyoruz. Bahsi geçen siteleri de bu “hatırlama” biçiminin unsurları, bu biçime katkıda bulunan araçlar olarak düşünmek mümkün.

Sitelerin bir başka ortak özelliği de Foucault’nun öngördüğü “etkin tarih” anlayışıyla uyumlu olmaları. Bu onların çok “etkin” bilgi kaynakları olduğunu veya tarih yazımında çığır açan özellikler taşıdığını iddia eden bir önerme değil elbette; ama öznellik yönüyle tam da Foucault’nun ifade ettiği gibi “hakikate isteklilik” bağlamında oluşması ve anlam kazanmasıyla “etkin tarih” çalışmalarına verilebilecek örnekler. Sitelerin hemen hepsinin yerel deneyimlere odaklandığını, global savaşın çoğunlukla ikinci planda kaldığını görüyoruz ki bu da Foucault’nun öngördüğü bireye en yakın olan, en kolay bağlantı kurulabilen üzerinden bir tarih yazımı kavramsallaştırmasıyla uyuşuyor.

Çağla Taşkın

 

 

[1]           Hafıza yardımcısı, hatırlamaya yardımcı.

[2]           Bu bölümün editörlüğünü Georgetown Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Aksakal, Virginia Üniversitesi’nden Prof. Dr. Elizabeth F. Thompson ve Orient-Institut İstanbul’dan Dr. Alexandre Toumarkine yapacak.

[3]           Etrafındakilerde daha ziyade izole durumda olan, kendi başına.