BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA OSMANLI DEVLETİ’NİN KUZEY AFRİKA’YA YÖNELİK FAALİYETLERİ

Yazar: F. REZZAN ÜNALP
Danışman: PROF. DR. VAHDET KELEŞYILMAZ
Yer Bilgisi: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Bölümü / Tarih Anabilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih

Doktora Tezi (2010)

“Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti varlığını koruma kaygısıyla Almanlarla işbirliği içerisinde bulunurkan, Almanlar ‘Cihâd-ı Ekber’ çağrısını kendi emperyal çıkarları için kullanmak istemiştir. İtalyanlara karşı mücadelelerini Trablusgarp Harbi sonrasında da sürdüren Senûsîler ise, bir taraftan Türklerin desteğini kabul ederek ‘İslam Birliği’ hareketini desteklemişler, diğer taraftan da İngilizlerle olan ilişkilerini korumak istemişlerdir. Ancak Alman işbirliğiyle Teşkilât-ı Mahsûsa’ya bağlı gönüllü subaylar tarafından gerçekleştirilen operasyonlar, Şeyh Senûsî’yi İngilizlere karşı harekete geçirmeye mecbur kılmıştır. Alman Genelkurmayı Avrupa cephelerindeki durumunu rahatlatmak adına özellikle Süveyş Kanalı’na bir sefer düzenlenmesini istediğinde, amacı İngiliz kuvvetlerini bu bölgede hapsetmek ve İngiliz sömürge kuvvetlerinin Avrupa cephelerine gönderilmesini önlemekti. Teşkilât-ı Mahsûsa, Nuri Paşa komutasındaki Afrika Grupları Kumandanlığı üzerinden Kuzey Afrika’daki faaliyetlerini Mondros Mütarekesi imzalanıncaya kadar sürdürmüştür. İki kanal seferindeki başarısızlık, 1916 yılı sonunda Seyyit Ahmet’in yeğeni Seyyit İdris’in İngiliz ve İtalyanlarla anlaşmaya varması, Nuri Paşa kuvvetlerinin Bingazi’den daha batıya, Mısrata’ya çekilmesine yol açmıştır. Yerel lider ve tarikatlerin kendi aralarındaki çekişme bölgedeki Türk yetkililer arasında da görüş ayrılıklarına neden olmuş, Nuri Paşa’nın görevden alınması ve Şehzade Osman Fuat Bey’in Kuzey Afrika’ya gelmesini müteakip süreçte, arzu ettiği sonucu yakalayamayan Şerif Ahmet de İstanbul’a gitmek zorunda kalmıştır. Teşkilât-ı Mahsûsa’ya bağlı subay ve askerlerce -Kuzey Afrika kökenli Süleyman El Bârunî, Yusuf Şetvan gibi mebuslar dâhil- savaş sonuna kadar sürdürülen faaliyetlerin savaşın genel seyrine etki eden en önemli sonucu, İtilaf devletlerinin yüz binden fazla askeri burada tutmasıyla Almanya’nın çıkarlarına hizmet etmiş olmasıdır. ‘Cihat’ ilanı Tunus, Cezayir ve Fas’ta sınırlı bir etki yaratmış olmakla birlikte, asıl etki Trablusgarp-Bingazi dâhil tüm bu bölgede emperyal güçlere karşı verilen mücadelede yerel kuvvetlerle yan yana savaşan teşkilata bağlı subayların pek çoğunun, Kuzey Afrika’daki ülkelerde zamanla güç kazanacak bağımsızlık fikrinin yeşermesinde öncü bir rol oynaması olmuştur.”