BİTLİS VE BİTLİS ERMENİ OLAYLARI (1870-1920)

Yazar: CEMALETTİN KİNÇ
Danışman: YRD. DOÇ. M. SALİH MERCAN
Yer Bilgisi: Yüzüncü Yıl Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Anabilim Dalı / Cumhuriyet Tarihi Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi (2012)

“Yakın tarihimizde Türk milletini ve dünya siyasetini en çok meşgul eden konulardan biri olan Ermeni meselesi, Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yaşayan Ermenilerin, sosyal, kültürel, ekonomik, idari ve siyasi statülerinden kaynaklanan bir sorun olmayıp, “Şark Meselesi” adıyla anılan milletler arası bir emperyalist stratejinin, güçler dengesi politikasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şark Meselesi, Avrupa Devletleri’nin, Osmanlı Devleti’ni iktisadi ve siyasi nüfuz ve hükmü altına almak ve sebepler oluşturarak parçalamak ve Osmanlı idaresinde yaşayan çeşitli milletlerin bağımsızlıklarını temin etmek istemelerinden doğan tarihi meselelerin tamamıdır. I. Dünya Savaşı başladıktan sonra Rusya, İngiltere ve Fransa henüz savaş sona ermeden Osmanlı Devleti’nin topraklarını paylaşmak için aralarında çeşitli antlaşmalar yapmışlardır. Osmanlı topraklarının paylaşılması aşamasında Ermeniler’e de pay verilmesi gündeme gelmiş ve Ermeniler de bu amaç için adı geçen devletlerin emri altına girmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında Rus, İngiliz, Fransız ve Amerikan güdümlü ve Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler, Bitlis ve civarında yaşayan Müslümanları bir katliama maruz bırakmışlar. Şehirde kadın, çocuk, yaşlı v.b. demeden herkesi öldürmüşlerdir. Durumu engellemek için bölgeye gelen Türk ordusunun yaklaşmasıyla katliamlar had safhaya ulaşmış, ordunun önünden kaçan Ermeniler önlerine çıkan her yeri yakıp yıkmışlardır. Bitlis ve civarında yaşayan Ermenilere savaş öncesi herhangi bir kötü muamelede bulunulmamış, sadece savaş sırasında diğer bölgelerde olduğu gibi bu şehirde yaşayan Ermeniler de zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Ermenilerin iddia ettikleri gibi bir katliama maruz kalmadıkları dönemi yaşayan insanların yeminli ifadelerinden de anlaşılmaktadır. İddiaların aksine Müslüman ahalinin bir Ermeni katliamına maruz kaldığını söylemek mümkündür.”