KARADENİZ’DE TÜRK DONANMASI (BİRİNCİ DÜNYA HARBİ VE MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ)

Yazar: FİGEN ATABEY
Danışman: PROF.DR. AZMİ SÜSLÜ
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
Konu: Türk İnkılap Tarihi

Yüksek Lisans Tezi (2005)

“Birinci Dünya Harbi’nin başlaması ile birlikte Osmanlı Devleti tarafsızlığını ilân etmiş olmasına rağmen, Almanya ile 02 Ağustos 1914 tarihinde yapılan askeri ittifak sebebiyle ülke içinde genel bir seferberlik başlatılmıştır. Bu sırada, Akdeniz’de bulunan Goeben ve Breslau adındaki iki Alman harp gemisi Adriyatik ve Mora açıklarında bulunan İngiliz Donanması’nın baskısı nedeniyle 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı’na girmiş, Osmanlı Devleti de tarafsızlığını bozmamak için bu gemileri satın aldığını açıklayarak, bu gemilere Yavuz ve Midilli adlarını vermiştir. Bunu takiben, Donanma Komutanlığına atanmış bulunan Alman Amiral Souchon, Yavuz ve Midilli gemilerinin de bulunduğu Türk Donanması’nı keşif, gözetleme ve muhtelif eğitimler yaptırmak gerekçesiyle 27 Ekim 1914 tarihinde Karadeniz’e çıkarmıştır. 29 Ekim 1914 tarihinde bu olay fiili olarak Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Harbi’ne girmesine neden olmuştur. Birinci Dünya Harbi deniz harekâtı faaliyetleri çerçevesinde Türk Donanması, Karadeniz’de konuşlandırdığı unsurları ile Rus Donanması’nı İstanbul Boğazı’ndan uzak tutarak, böylece Çanakkale Cephesi’ndeki Türk birliklerinin Doğu’dan baskı altına alınmasını engellemiştir. Bunun yanı sıra, Türk Donanması Karadeniz’de, Doğu Cephesi’ne yapılan personel ve malzeme nakliyatını emniyet altına almış; Rusya’nın Karadeniz sahillerindeki bazı şehirlerine baskın tipi taarruzlar tertiplemiş ve aynı zamanda İstanbul-Zonguldak arasında gerçekleştirilen kömür nakliyâtını emniyete almıştır. Yavuz Zırhlısı’nın sürat ve ateş gücü üstünlüğü Rus Donanması’nın Karadeniz’deki faaliyetlerini önemli ölçüde engellemiştir. Karadeniz’deki harekât, 16 Mart 1917 tarihinde Rusya’da Bolşevik İhtilâli’nin çıkması üzerine, bu devletin savaştan çekilmesi ile son bulmuştur. 1918 yılında Osmanlı Devleti’nin müttefikleriyle birlikte Birinci Dünya Harbi’nden yenilmiş olarak çıkması üzerine imzalanan Mondros Mütârekesi hükümleri gereğince Türk Donanması Haliç’e çekilerek, gemilerin kontrolü Müttefik ülkelerin teşkil ettikleri bir komisyona bırakılmıştır. Mondros Mütârekesi’ni takiben ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından başlatılan Milli Mücadele hareketinin zafere ulaşması bir nevi deniz yoluyla sağlanacak olan para, silâh, cephane, malzeme ve personele bağlı olduğundan Batı Cephesi’ni her bakımdan beslemek için Karadeniz’de kaçak olarak bir deniz taşıma görevinin meydana getirilmesi zaruret olmuştur. 10 Temmuz 1920 tarihinde Milli Müdafaa Vekâleti’ne bağlı olarak denizciliğe ait faaliyetleri yürüten “Umûr-ı Bahriye Müdürlüğü” teşkil edilmiştir. Bu müdürlüğün başlıca görevi, başta Karadeniz’deki nakliyât olmak üzere emrindeki deniz teşkillerini sevk ve idare etmek olmuştur. Milli Mücadele süresince Karadeniz’deki lojistik nakliyât faaliyetleri kapsamında, irili ufaklı 26 tekne ile yaklaşık 300 bin ton malzeme başta Sovyetler Birliği olmak üzere Karadeniz’deki muhtelif limanlardan Türk limanlarına taşınmış ve bu suretle Anadolu’daki cepheler desteklenmiştir. Sonuç itibari ile Türk Donanması her türlü yokluk ve zorluklar altında dört yıl boyunca özellikle Karadeniz’deki nakliyâtı yürütmek suretiyle, Batı Cephesi’nin ihtiyacı olan silâh, cephane ve asker taşıması görevini ifâ ederek, zaferin kazanılmasında büyük bir rol oynamıştır.”