İNGİLİZ GENERALİ TOWNSHEND VE TÜRKLER

Yazar: TARIK SAYGI
Danışman: YRD. DOÇ. DR. H.CEVAHİR KAYAM
Yer Bilgisi: İstanbul Üniversitesi / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih; Türk İnkılap Tarihi; Uluslararası İlişkiler

Doktora Tezi (2011)

“İngiliz Generali Townshend ve Türkler adlı tez 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’yla başlayan 1924 yılında General Townshend’ın ölümüyle biten olaylar dizisini inceleyen bir çalışmadır. İngiliz Generali Townshend Birinci Dünya Savaşı’nda Mezopotamya Cephesi’ne atanmasıyla Türklerle karşı karşıya gelmiştir. Irak İngiliz Harekat Kuvveti ya da bilinen ismiyle 6. Tümen, General Townshend kumandasında bir dizi savaşlar sonunda Kut-ül Amare’de Halil Paşa komutasındaki Türk Ordusu’na 29 Nisan 1916’da teslim olmuştur. Kut-ül Amare kuşatması General Townshend’ın hayatında önemli bir safha olup aynı zamanda askerlik kariyerinin de bittiği bir nokta olmuştur. Irak Türk Ordusu Komutanı Halil Paşa General Townshend’a centilmence davranmış, General Townshend yaklaşık 2.5 sene süren esaret hayatını İstanbul yakınındaki Heybeliada ve Büyükada’da geçirmiştir. Esir olan askerleri ise çeşitli esir kamplarına gönderilmişlerdir. Kendisi Birinci Dünya Savaşı’nın sonuyla birlikte İtilaf Devletleri adına İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın gerçekleşmesinde Türklere karşı duyduğu iyi duyguların olumlu bir ifadesi olarak aracılık etmiştir. General Townshend savaştan sonra esareti bitip 1918’de İngiltere’ye dönmüş, 1920 yılında askerlikten ayrılmıştır. 1920 ile 1922 arası dönemde General Townshend milletvekili olarak İngiltere Parlamentosu Avam Kamarası’nda çalışmıştır. Bu dönemde 24 Temmuz 1922 yılında milletvekili olarak Anadolu’ya gelip Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüştür. Türkiye’ye olan bu son ziyaretinde Türkler tarafından iyi karşılanmıştır. General Townshend Birinci Dünya Savaşı’nda ve esareti sırasında Türkleri daha yakından tanımış, Türklere duyduğu saygı ve sevgi artmış, bu zaman zarfında ve Avrupalılar nezdinde hayatının sonuna kadar Türklerin menfaatlerini savunan az sayıda Türk dostlarından biri olmuştur.”