ÇANAKKALE SAVAŞLARI’NIN DENİZ CEPHESİ

Yazar: ATABEY FİGEN
Danışman: PROF. DR. AZMİ SÜSLÜ
Yer Bilgisi: Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Tarih Bölümü / Tarih Anabilim Dalı / Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Bilim Dalı
Konu: Tarih; Türk İnkılap Tarihi

Doktora Tezi (2010)

“İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak, aynı zamanda müttefikleri olan Rusya’yı Boğazlar üzerinden takviye etmek üzere, ?Yenilmez Armada? olarak nitelenen güçlü donanmaları ile Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’a ulaşma hedefi, Çanakkale Deniz Zaferi’ne neden olacak olayların başlangıcı olmuştur. İtilâf Devletleri’nin yaratmış olduğu bu tehdidi karşılamak üzere Boğaz tahkimâtı donanma bataryaları ile takviye edilmiş, Boğaz mayınla döşenmiş, donanma gemilerinin daha geride mevkilendirilmesi suretiyle ikinci bir savunma hattı oluşturulmuştur. 18 Mart 1915 günü İngiliz Irresistible ve Océan zırhlıları ile Fransız Bouvet zırhlısı batmış; Birleşik Filo’ya ait Gaulois, Suffren, Inflexible zırhlıları ağır hasar almış; birçok zırhlı da kıyı bataryalarının ateşi sonucu hasar almıştır. Nusret mayın gemisi tarafından dökülen mayınlara çarparak büyük maddi kayba uğrayan İtilâf Donanması, ağır yenilginin yanı sıra ülkelerinde küçümsenemeyecek bir prestij kaybına uğramıştır. Çanakkale Boğazı’nı denizden geçemeyen İtilâf Devletleri, 25 Nisan 1915 tarihinden 9 Ocak 1916 tarihine kadar sürecek olan Gelibolu üzerinden bir amfibi harekâtı ve müteakiben bir kara harekâtı ile harbin hedefini ele geçirmeye çalışmış, ancak bunda da başarılı olamamıştır. Çanakkale Savaşları denizde ve karada olmak üzere bir yıldan fazla devam etmiş ve çok şiddetli çarpışmalara sahne olmuştur. Sonuçta İtilâf Devletleri’nin İstanbul’u ele geçirme planı başarısızlıkla sonuçlanmış, yenilgi kaçınılmaz olmuştur. İngiltere, Çanakkale Cephesi’nin açılmasında birinci derecede aktif rol almış, İngiliz Deniz Bakanı Winston Churchill, bu cephenin açılmasının baş mimarı olmuştur. Daha en başında gerek Deniz Bakanı Churchill, gerekse de İngiliz Savaş Konseyi, Osmanlı Devleti’nin askerî gücünü ve kapasitesini küçümsemek gibi büyük bir hata yapmışlardır.”