BRİTANYA İMPARATORLUĞU’NUN IRAK DIŞ POLİTİKASI (1914-32)

Yazar: AYFER KUBAL YAZKAN
Danışman: PROF. DR. MESUT HAKKI CAŞIN
Yer Bilgisi: Yeditepe Üniversitesi / Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü
Konu: Uluslararası İlişkiler

Yüksek Lisans Tezi (2008)

“Britanya İmparatorluğu adındaki güneş batmayan imparatorluk dünyanın her tarafında donanmalarının üstünlüğü sayesinde ve kuvvetli diplomatik girişimler sonucu XVIII. Ve özellikle de XIX. yy.’da dünya lideri olmuştur. Britanya kolonilerindeki insan gücünü ve hammaddeyi kullanarak, anavatan olan İngiltere adasını dünyanın merkezine oturtmuştur. Bu imparatorluğun en kıymetli hazinesi Hindistan idi. Londra-Delhi arasında bulunan her nokta İngiliz çıkarlarının bulunduğu noktaydı. Şu halde Osmanlı İmparatorluğu Hindistan ile İngiltere arasında bir köprü idi. Osmanlı’nın sağlamlığı İngiltere Hindistan’ının güvenliğiydi. Osmanlı’nın sağlamlığı diğer Avrupalıların ve Rusya’nın Hindistan yoluna sokulmasına bir engeldi. Londra, bu sebeple Osmanlı padişahlarını destekleyecek, imtiyazlar için elçiler gönderecektir. Ancak, Osmanlı kurtarılması mümkün olmayan bir noktaya gelince, Hindistan rotasının güvenliğini İngiltere, kendisi sağlayacaktır. Bunun için rotanın üzerindeki Basra Körfezi ve Mezopotamya, İngiltere’nin bizzat kontrol etmek istediği noktalardı. İngilizler, İran’da bulunan petrolden sonra Irak’da da petrol çıkacağını tahmin ediyor ve bunun araştırmalarını yapıyorlardı. Petrol hayatın idamesi, endüstrinin gelişimi ve donanma için hayati idi. Öyle ya da böyle bu topraklar İngiliz yönetiminde olacaktı ve Birinci Dünya Savaşı Irak’ın işgali için sadece bir bahane olacaktı. Irak devletinin tarihi Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin bu toprakları işgal etmesiyle başlar. Savaşta Araplara yardım ederek Arap İsyanı’na destek veren İngiltere, kutsal şehirlerin koruyucusu Haşimi Ailesi’ni savaş sonrası İngiliz çıkarlarını koruyacak şekilde kullandı. Hicaz Kralı olan Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal, Irak Kralı yapıldı. İngilizlere borçlu ve bağımlı olan Faysal, Irak’ın 1932’de bağımsız olmasına karşın İngiliz himayesinde kalmasını kabul etmiştir. Milliyetçiler, 1958’deki devrimiyle halkın istediğini başaracak, cumhuriyeti ilan edeceklerdi. Osmanlı’dan çıkıp İngiltere hükmüne giren Irak, ancak 1958 İhtilali ile İngiltere’den kopacaktı. Bu arada Britanya İmparatorluğu’nun da dünyadaki hegemonyası çoktan bitmiş olacaktı. Bugün Körfez Savaşları nedeniyle Irak denince aklımıza hemen Amerika Birleşik Devletleri geliyorsa da İngiltere, neredeyse bir asırdan fazla bu bölgeyi yöneten güç olmuştur. İngiltere bugün bile Amerika ile birlikte dolaylı olarak bu etkisini sürdürmektedir.

Anahtar kelimeler: Irak, İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu, manda sistemi, ulus-devlet kurma”